4 Ocak 2013 Cuma

Gitmesene Çağrı

Bugün onunla son günümüzdü.Kendisi erasmusla hacca gidiyor.
Çok özleyeceğim zırvalıklarından yapmak istemesem de çok özlicem işte çook.
vedalaşırken kendimi zor tuttum ağlamamak için..Çanakkale'nin bana kazandırdıgı en güzel insanlardan birisi o..
Tek tek anılarımızı yazmaya kalksam tuşlarım eskir..Ama en çok da yanıma geldiğinde 'çok sıkılıyorum be derya çook' ve
'tavla oynamayı da bilsek azıcık varyaa' demesini özlicem..Sonra bilardo öğretmesini,çin damasını,iki kişilik
piştimizi,kelime oyunlarımızı,
bazen hiç bişey konuşmadan sadece müzik dinlememizi,bazen de çok konuştugum için beni tatlı tatlı azarlamasını özlicem.
Özlemek altı üstü bir kelime. Tek satır bile etmiyor. Ne elle tutan ne de gözle gören olmamış ki bu zamana kadar;
kime sorsan, hangi şarkıyı dinlesen, hangi sokağı gezsen hepsi farklı farklı anlatıyor.
Bir daha belki de hiç göremeyeceğiniz birisini şimdiden çok özlediyseniz çişinizi uzun bir süre tutun.
Yoksa başka türlü aklınızdan çıkmıyor.

Kırmızı ama başlıksız yazı.

Ne kadar sevdiğini anlatamıyorsun ya bazen, durup dururken kırılıyorsun. Anlatamıyorsun. Ama sebebi belli, sonucu belli nihayetinde: ÇOK SEVMEK.
Normalde hiç umursamayacağın tek bir bakışın altında bile binlerce sebep arıyorsun. Korkuyorsun, kaybedeceksin diye ölümüne korkuyorsun.
Korkuyorsun çünkü çok güzel bir şey yaşıyorsun. İnsan gerçekten sadece çok sevdiği bir şeyi kaybetmekten korkar. Çok korkuyorum. Ben hayatımda ilk kez, çok ama çok korkuyorum. 
Korku zehir gibi bi his. İçimde yayılıyor, hissediyorum. Korktukça kuruyorum, kurdukça kırıyorum.
Sebebi belli, sonucu belli nihayetinde, çok seviyorum. Anlatamıyorum.
Çok seviyorum, bırak korkayım. Korkmadığım zaman sen kork asıl..
Mesela aldığın kolyeyi takmıyorum diye kırılıyorsun ya.. Ben onu takmaya kıyamıyorum. Ne bilesin.
Bu aralar kafam çok karışık. Senli, benli, bizli bir sürü şey var. Yine derdimi anlatamadım değil mi? 
Ben anlatamamayı da seviyorum be adam. Senin canın sağ olsun.

30 Ekim 2012 Salı

sensizlik bu şehrin en iğrenç manzarası

Alışkanlık kötü şey..
İliklerime kadar özlüyorum,geberiyorum..Ortaçgil'den İstasyon İnsanları çalıyor bi köşede.
''eskiden,çook eskiden''
Hep makara tukara yazardım ya,bu gece de soft olmak istedim.Etrafa her zaman
gülücük saçan insanlar çoğu acıyı içinde yaşar,içinde saklar ya zaten.Sonra bir an gelir sobelenir.
Sen bu şehri terkettiğinde sobelendim işte ben..
Belki sevgiden,belki aşktan,belki alışkanlıktan.Bilmiyorum..Ama özlüyorum,iliklerime kadar özlüyorum,geberiyorum.
Ortaçgil devam ediyor; '' dostlar uydururum hayali,mutluyumdur bu yüzden..''

16 Mart 2012 Cuma

Ölmüşüm ağlayanım yok.

Ben hastayken hiç çekilmiyorum.Yani ben,benim etrafımdakilerin yerinde olsam siktir git senle mi uğraşcam derim.Böyle kendimi yatalak hissederim,fok balıkları çok yalnız diye bile ağlayabilirim,ben bigün hastayım dayanamıyorum bazı insanlar hep hastaaa diye böğürerek ağlarım,herkes saatlerce verem olmadıgıma ikna eder beni.Yani seviliyor muyum yoksa vicdan azabından mı benle ilgileniyorlar anlamadım,ama gerçekten helal olsun.

Öhühöhü!Efenim yazdıgım 3 yazının 2 sinin saglıkla ilgili olması ne kadar büyük tesadüf.Sen de okurken hastalık hastası olduğumu düşünmüyorsun di miii?!
Ama bu grip denen şey hayattan soğutuyor insanı yani, yapacak bişeyyy yok.Bi de benim sinüzitim,faranjitim falan da var zaten oohhh mis.
Bi de doktor da begenmem ha ben.Hepsine gidesim gelir.Ama maalesef bunu yapacak zamanım yok çünkü işe başladım geçen hafta.Ve zırt pırt izin alamam çünkü çogu insana göre öksürmem aksırmam osurmam hepsi sigaradan.Sigarayı bıraktım lan ben de !
Evet bıraktım valla.(çantamda falan değil,gerçekten bıraktım
J )
Napsam napsam dedim meyveye başladım
J Ehihie.
Herkes yarın başlarsın,ikinci gün şöyle olur bilmem ne diyedursun ben 3.günümde olmuş bulunmaktayımmmm.Hatta yanımda fosur fosur sigara içilmesine rağmen.
Bi  de artist artist,ciğerlerinize yazık,paranıza yazık falan diyorum.Of ne güzelll bir duyguymuş.Onların bir kulağından girecek bi kulağından çıkacak biliyorum ama olsun.
Hani ben bıraktım ya,benden sağlıklısı yok şuan.Gebersin itler..
(Aman aşkım bunu okuyosan beni affet,sen geberme sensiz naparım böhöö sen de bırak çocuklarımız babasız kalmasın,genç yaşta akciğer kanserinden kaybetmeyelim seni.)
Neyse,geçengün serum yedim ben.Ve serumdan sonra bomba gibi olmam gerekirken ben aksine sonraki gününde daha da kötüleştim.Oda arkadaşım dün gece odaya geldiğinde havale geçiriyordum.Saatlerce yorganı üstüme çekip yatmışım öyle.Bir geldi ki ben geberiyorum.Hemen soydu beni,bez yıkayıp vücuduma koydu falan baktı geçmiyor duşa girdim,ama nasıl bir duş!Sanki beni kara yatırıp üzerine kartopu atıyorlar o derece buz gibiydi.Tabi Ayla’ya sorsak gayet ılıktı
L
Neyse ben duşumu aldım(!) biraz götüm doğruldu.Ama işten izin aldım,bugün ne işe ne okula ne de kursa gittim.(Offf Cuma günü benim en yoğun en sikimsonik günüm.Hatta cumartesi de,hatta Çarşamba da,hatta perş…)
Ama olmaz yani iyileşmiş gibi de olsam benim içim rahat edemeyeceği için hastaneye gidelim dedik Eda’yla.Eda da benim günlerdir kader arkadaşım.Hastalığın tüm evrelerini beraber yaşıyoruz.Geçengün özel hastaneye gidip serum-iğne yememizin ardından bi bok değişmediğinden kalktık gittik devlet hastanesine..tabi ki KBB için sıra yok! Biz de kardiyolojiye sıra aldık.dasdasdsf ne alaka di mi ya? :D Hiç değilse kanıma demirime,b12 ye falan baktırırım dedim,hazır geçengün serum da yedim ya atlattım o igne fobisini kısa bir süre için.
Sıra bize gelince girdik içeri,anam doktor bir güleryüzlü bir güleryüzlü bakıp bakıp kahkaha atasın gelir.Adam dünyanın en mutlu doktoru yani.Benim tansiyonu bir ölçtü: 5 ! Sonra klasik,sırtımı dinledi,göğsümü dinledi kalbinde sorun yok dedi tekrar gülümsedi.Ben de dürüstçe anlattım zaten neden kardiyolojiden sıra aldıgımızı.Bari kan verelim dedim,gribiz diye bizi dışladılar almadılar kan falan
L yalan söyledim ya,değerlerimiz zaten yanlış çıkarmış,iyileşince gelin dedi.Benim zaten hiç zamanım yok,bi de tekrar kan verme cesaretimi biriktir falan hiç uğraşamam valla.
Doktor,bari geldiniz bir işe yarasın der gibi bize grip ilacı yazdı
J Aldık çıktık..
Şuan yatagımdayım hala.Vay be diyorum,insanın yapacak bişeyinin olmaması ne kadar güzel bir duygu.
Okula git gel yat hayat öğrencilere güzel
J
Gripsiz,dumansız sağlıklı günlere…

5 Şubat 2012 Pazar

Yirmilik diş kadar sikimsonik bir olay yok!

Tamam herkesin yirmilik dişi çıkar da,şehirlerarası otobüste mi atak yapar?Evet Mersinden Çanakkaleye gelirken otobüste şişti dişim.Noooluo lan dedim uyku sersemi.Ağzımı,yanağımı hissetmiyordum.
Allahtan yanımda kimse oturmuyodu da yayılmıştım koltuga.(Genelde tek giderim iki kişilik koltukta,ama kilodan felan değil yani keyfime düşkünlüğümden..He madem düşkünsün neden uçakla gitmiyosun diyeceksen,Çanakkaleden direkt uçak yok balım.İstanbula gidicen Adanada inicen felan filan)
Çantamdan aynamı çıkarıp bir baktm ki yanagım şişmiş hafiften.Ağzımı açamıyorum.OMG dedim!
Daha önce de yirmilik dişim çıkmıştı ama bu kdr ağrı ve ateş yapmamıştı.Bunu yaşayanlar bilirler,sigara bile içirtmez adama.
Her neyse..Zaten Mersinde 15-20 derece mis gibi güneşli havada hasta olmuşum geçmemiş,bide yolculuk esnasında bu diş hayatı zindan etti bana.Sevdiceğime kavuşacağımın heycanı ve geçtiğimiz şehirlerde yağan karı izlemenin saflığıyla Çanakkaleme geldim.Sevgilimle adetimdir;ne zaman birimiz uzak yoldan gelsek kavuşur kavuşmaz bunu burgerda kutlarız.(Bana aldığı yüzüğü de burgerda takmıştık,cipsin içinden çıkmıştı.Naaapalım bizim romantik anlayışımız bu)
İnanır mısınız o iki menü whopper bana baktı ben ona baktım.Halbuki o kadar açtım ki anlatamam.Bu yirmilik diş beni hayatta en çok sevdiğim aktivitelerden olan yemek yemekten de alıkoyunca doktora gitme zamanı Derya dedim.Hemen o akşam internetten randevu aldık ve ertesi gün dişçiye gittik.
Gittiğim doktor beni çene cerrahına gönderince durumun vahim olduğunu anladım.Dişçi amca aval aval ağzıma baktıktan sonra röntgen çektirmemi söyledi.Diş röntgeni de çok komik geldi bana başta ama daha ne acılarla karşılaşacağımı bilmeden çektirdim filmi ve dişçi amcaya gösterdim.'hıımmm' dedi,'diş biraz problemli,onu minik bir ameliyatla almamız lazım' der demezzz benim beynimde sesler yankılanmaya başladı!
Diş biraz problemli li li li li liii,minik bir ameliyatla almamız lazımm zımm zım zım zım.
Randevumu aldım,ilaçlarımı yazdı ve dışarı çıktım.Hayata isyeeaan etmeye başladım.Bu ne ya burnum boktan kurtulmuyor nerde abuk sabuk şey var bende çıkıyor diye.
Allah daha kötüsünü vermesin aşkm diş ne ki dedi sevgilim bilmiş bilmiş.Orası öyle tabi ama ilaçları kullanıyorum halaa bi değişiklik yok.Üstüne bide binlerce yorum okudum bu diş çektirme ile ilgili internetten-.Merak eden varsa izlesin.Ben ağlamaya gidiyorummm

30 Ocak 2012 Pazartesi

Tatil Tatil Dedik

Tatil tatil dedik ahanda bitti!Mersin'e geleli tam 16 gün olmuş.Zaman ne çabuk geçiyor gibi klişe bir laf etmiiiceeem fakat ne kadar zaman geçse de benim çenemdeki sivilce hala duruyor ya onu bir türlü aklım almıyor.Olmuyor olduramıyorum.
Çanakkale özlemi içinde yanıp kavrulurken ben,oraya gidince soğuktan sümüğüm donacak onu naapcam bilemiyorum işte.Şurda iki günüm kaldı ben burda hastalıkla cebelleşiyorum.Ama tatilin en iyi haberi de sinüzit ameliyatı olmama gerek duyulmaması.Zaten 3 günde akıttığım sümük 20 yılın acısını çıkarır o derece.
Neyse iki günüm kaldı gidene kadar sinüs yollarımın feraha ve refaha kavuşmasını diliyorum.Şimdiiii benim valizi şimdiden hazırlamam gerek dii mi?OMG! yine bir valiz kararsızlığı,boyut tartışması,onu bırak bunu götür,en sonunda da valizin üzerine oturup kapatma çabalarım.Bitanecik memleketim Çanakkale'me varınca da pek değerli sevgilim Necat Gökhan'nın 'aşkım bu ne yeeeaa eşşek ölüsü gibi' laflarına maruz kalma durumunda olmam..
Kısır döngü artık bu şaşmamak lazım.Orda Gökhan,buraya gelince babam.Gelemiyoruz işte pek sevgili erkekler,biz en az bikaç valiz olmadan gelemiyoruz bir yere gidemiyoruz öyle sizin gibi sadece sırt çantasıyla.
Adamı hasta etmeyin katlanın birazcıkkkk!

Tatil tatil dedik,tatilin de sonuna geldik.Benim okulum bugün açıldı bile!Ama ilk iki gün bütlerin olmasından mütevellit benim bi derdim yok yaaani okulla.
Göööya okuyacak 4314 tane kitabım,örmem gereken 121432 tane berem vardı :(
Naptım koskoca 16 günde bir bilsem!
Zaten mezun olmaya da 1 sene kaldı,bir daha böyle tatil yapabilr miyiz,zaman olacak mı kim biliiiirrr.
Her şeyin başı sağlık yani ama olsun der annem.Ne de doğru der benim güzel annem.
Haapşuu! öhühühö bi kedim bile yok..
Ama 3 hamsterımız var.Pek değerli sevgilim almış :/
Gidince onu da yazarım.
Sevgiyle,sevişmeyle,esenlikle kalın

11 Ocak 2012 Çarşamba

Tüm Öğrencilere,Bekarlara,Mutfağı Sevenlere

Hani ben konaklama işletmeciliği okuyorum ya.Bu yüzden gönlümüzü hoş etmek için sikko bir ders koydular.Türk ve Dünya Mutfağı..Tamam genel kültür,tamam bilmemiz gerekiyor ama buna uygun fiziki ortam yok be gardaş.
Okulun içindeki Yamaç Restorantı kullanmaya başladık biz de.Üçer kişilik gruplarımız halinde yemekler tatlılar yapmaya başladık.Gerçekten güzel şeyler de öğrendim.Misafirlerimi ağırlamak için harika lezzetler,sunumlar.
Ama bi süre sonra sıkılıyor insan.Hadi turizm meslek liseleri bunun allahını görmüş lisede.ya biz?

Biz anca cumhuriyet edebiyatı,türev integral,ingilizce bıla bıla..
Her neyse,bunun başarı notunun vize ve finalin %50si bi de derste yaptığımız uygulamaların %50si  olduğunu öğrendimmm,vizeden 90 alan ben,tabi ki takmadm finalmiş minalmiş.Havamı da atıp hemen konuya dönüyorum.
Dün arkadaş bir mail attı.Harika püf noktalar var.Benim gibi gastronomiye ilgi duyanlarla paylaşmak istedim.
Sıkılmadın umarım?


Kahvenin zamanla tadı bozulur. Bayat bir kahve ikram sırasında sizi zor durumda bile bırakabilir. Bunu engellemek için kahve kavonozuna 2-3 tane kesme şeker atarsanız, farkı görürsünüz.
Sucukları serin bir yerde asmak yetmez. Zamanla üstleri beyaz bir küf kaplar. Zaman zaman sucukların üstünü, yarıya kestiğiniz bir limonla silin. Küflenmesini önlersiniz.
Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize bulaşmadığını göreceksiniz.
Balık kokusunu tabaklardan, çatallardan, bıçaklardan çıkarmak hiç kolay olmaz.Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca  kahve telvesi atın. Telve balık kokusunu emecektir. Sonra bildiğiniz gibi bolca suyla durulayın.
Bayat ekmekleri kare kare kesip kızarttıktan sonra soğutarak bir kavanoza koyup çorbalarda kullanmak üzere buzdolabında saklayabilirsiniz. Robottan geçirip galeta unu gibi tüketmek de mümkündür. Ayrıca Bayatlamış ekmeklere yeniden tazelik kazandırmak için üzerlerine su serperek bir folyo kağıt içinde 5-10 dakika fırınlamak yeterlidir.

Hemen hemen her yemeğe giren patates, sürekli elimizin altında olan sebzelerden biridir. Fakat bir de o filizlenmesi yok mu! Bunu önlemek için, patatesi kuru ve serin bir yerde saklamalısınız. Ayrıca patates torbasına atacağınız 1 adet elma da, yine filizlenmeyi uzun süre geciktirecektir. :)
Özene bezene hazırladığınız makarna sosunu ısıtırken zorlanabilirsiniz. Mesela tencerenin dibi tutabilir ya da alt tarafı ısınıp üst kısmı soğuk kalabilir. Oysa ki makarna kabını kaynar su dolu tencerenin içine koyup (benmari usulü), bir süre ocakta bekletirseniz, bu sorundan kurtulmuş olursunuz.
Meyve salatası yaptığınızda eğer servis için daha vakit varsa meyvelerin kararmaması için üzerlerine limon dilimleri koyun. servis ederken dilimleri alabilirsiniz.
Eve yayılan ve sinen yemek kokularını hafifletmek için bir kabın içine biraz sirke koyup hafif hafif kaynatın veya pişirdiğiniz yemeğe biraz sirke ilave edin.
Hayır, evdeki yemek kokusunu azaltmak değil, evi mis gibi kokutmak istiyorum diyorsanız; bir tavaya şeker ve tarçın koyup hafif ateşte kavurun.



Balık alırken tazesini seçmek için nelere dikkat etmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Taze balığın gözleri parlak ve dışarı çıkık olur. Pulları parlak ve gövdesine sıkıca yapışıktır. Solungaçları ise kırmızı ya da pembedir. Eğer balığı alıp eve getirdikten sonra tereddütleriniz varsa, soğuk su dolu bir kaba koyun. Balık hemen dibe çöküyorsa taze demektir.  
Patates kızartması yaparken
Patates kızartmasında önemli olan kızartmanın lezzeti ve aynı yağın yeniden yemekler veya kızartmalar için kullanılabilmesidir. Yapacağınız şey şu:
Harlı ateş yağın en büyük düşmanıdır. Yapısını değiştirir, mideye zararlı hale getirir. Doğradığınız patatesleri çok kızgın bir yağ içine değil, normal yanmış yağın içine koyun. Yani yağ tavada cızırdayıp yanık kokusu çıkarmadan patatesleri içine atın.
Patatesler biraz kızarınca çıkarın. Büyücek bir tabağa alın. Birkaç dakika bekletin sonra yeniden yağa koyun. Bu sırada ince doğranmış bir diş sarımsak da eklerseniz kızartmanız daha lezzetli olur.

 İyi çay yapmak için..

Tavşan kanı çay demlemek, çay keyfine keyif katmak için bu altın kuralları uygulayın. Göreceksiniz sonuç harika olacak...
Su on saniyeden fazla kaynayıp fokurdamamalıdır yoksa gereğinden fazal oksijen kaybeder.
Soğumuş suyu asla yeniden kaynatmamak gerekir.
Demlenmiş çayı porselen çaydanlığa boşaltmadan önce bir kez karıştırın.
Yeşil çay, altlığı olmayan fincanla, siyah çay ise altlıklı fincanla sunulur.
Demliğin, çaydanlığın ve çay bardaklarının metal olmamaları ve deterjanla yıkanmamaları gerekir. Metal çaydanlıkta yapılan çayda metal tadı olur..
Mısır patlatırken;
Ailece televizyonda bir dizi izliyorsunuz ve canınız patlamış mısır çekti. Filmi kaçırmamak için mısırı daha kolay bir yoldan patlatmak istiyorsunuz. Bunun için, mısırı patlatmadan l saat önce üzerlerine sıcak su serpin. Bu şekilde beklettiğiniz mısır daha kolay patlayacaktır.

Kolay sandığımız bir çok şeyin aslında hem püf noktaları hem de daha lezzetli yanları da var.Dahasına ulaşmak istersen,
deryaeser@hotmail.com.tr
Sağlıcakla..



İzleyiciler